İştirak nafakası, en temel anlamı ile velayet hakkı kendisinde bırakılan eşe, diğer eş tarafından çocuğun bakım ve aynı zamanda eğitim giderleri için ekonomik durumu çerçevesinde yaptığı bir katkı durumu olmaktadır.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre: “Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hâllerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir. Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir.” (TMK; m. 329).

İştirak Nafakası Nedir?

Günümüzde boşanma davalarının en önemli konularından biri olma özelliğine sahip olan iştirak nafakası; eşlerin, müşterek çocukları üzerindeki bakım ve benzeri yükümlülüklerinin en net şekilde ifade edildiği bir nafaka türüdür. Aynı zamanda iştirak nafakası bir yükümlülük sebebi ile doğduğu için yoksulluk nafakasından farklı olarak ele alınmakta ve eşlerin kusuru bakımından bir tespit yapılmasına gerek duyulmamaktadır. Boşanma davası süresince birlikte talep edilebildiği gibi, boşanma süreci sonuçlandığında da iştirak nafakası başlamaktadır. Şayet iştirak nafakası, boşanma davası bittikten sonra ayrı bir dava ile talep edilirse de iştirak nafakası, davanın başlangıcından itibaren başlamaktadır.Gerek boşanma davası ile birlikte gerek boşanmadan sonra ayrı bir dava ile talep edilebilen iştirak nafakasının, boşanma davasından sonra talep edilmesi için müşterek çocuğun henüz ergin olmaması şartı aranmaktadır. İştirak nafakası, müşterek çocuğun ergin olma haline kadar devam edebilmekte ve bununla birlikte istisnai olarak çocuğun eğitim aldığı sürece de devam edebilmektedir.

İştirak Nafakası Kimlere Verilir?

Türk Medeni Kanunu’nun 329. maddesine göre iştirak nafakasının verilmesi uygun olan kişiler şu şekilde belirlenmiştir:

  1. Çocuğa fiilen bakan anne veya baba,
  2. Ayırt etme gücüne sahip olmayan çocuğa atanan kayyım,
  3. Vasi,
  4. Ayırt etme gücüne (temyiz kudretine) sahip çocuk,
İştirak nafakası davasını açabilecek kişiler olarak kanunda yer almaktadır (Medeni Kanun m.329).

İştirak Nafakası Ne Zaman Sona Erer?

  1. Çocuğun ergin olması ile birlikte iştirak nafakası sona ermektedir. Çocuğun ergin olması demek çocuğun 18 yaşını tamamlaması ya da evlenmesi veya mahkemece ergin kılınması anlamına gelmektedir.
  2. Nafaka yükümlüsünün veya nafaka alacaklısı olan çocuğun ölmesi durumunda nafaka sona ermektedir.
  3. Nafaka yükümlüsü olan kişinin ekonomik olarak zorluk yaşaması, hastalık geçirmesi sonucunda çalışamaması durumunda nafaka yükümlülüğünü yerine getiremeyecek olması hallerinde iştirak nafakası sona ermektedir.
  4. Çocuğun ergin olmaması durumunda çalışarak kendi hayatını kazanmaya başlaması ile birlikte nafaka yükümlüsü mahkemeye başvurabilir ve nafakanın sona ermesini talep edebilmektedir.
  5. Eşlerin yaptıkları anlaşma doğrultusunda nafakadan vazgeçmesi de mümkün olmaktadır. Bu durumun geçerli sayılması için öncelikle hâkimin onayı gerekmekte ve velayet sahibi olan eşin nafaka alacağından vazgeçmesi, tekrardan iştirak nafakası talep edemeyeceği anlamına da gelmemektedir.

Anlaşmalı Boşanmadan Sonra İştirak Nafakası İstenebilir mi?

Her iki eşin boşanırken gerçekleştirdikleri anlaşmalı boşanma protokolü içerisinde talep edilmeyen iştirak ve yoksulluk nafakaları boşanma sonrasında da talep etme hakkını saklı tutmamaktadır. Özetle anlaşmalı boşanma davasında çocuğun velayet hakkının bulunduğu eş, iştirak nafakası talep etmese bile ayrıca bir dava açma hakkına sahip olmakta ve nafaka talep edebilmektedir.

İştirak Nafakası Alan Çocuğun Reşit Olması

İştirak nafakası çocuğun 18 yaşını doldurması itibarıyla, evlenmesi veya Türk Medeni Kanunu 12.Madde’ye göre mahkeme kararıyla çocuğun ergin kılınması ile son bulmaktadır. (TMK m.328/1) Ancak çocuğun ergin olmasına rağmen eğitim hayatı sürüyor ise eğitim hayatı sonuna kadar iştirak nafakası ödenmeye devam edilebilmektedir. (TMK m.182/2).

İştirak Nafakası Evlilik Dışı Doğan Çocuklar İçin Geçerli midir?

İştirak nafakası, evlilik dışı doğan çocuk için geçerli olmakta ancak bu durum belli şartlar dâhilinde gerçekleşmektedir. Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti anneye ait olmaktadır. Baba ile olan bağın kurulabilmesi için babalık davası veya tanıma açılması gerekmektedir. Soy bağı ilişkisi kurulduktan sonra iştirak nafakası talebinde bulunulabilmektedir. Boşanma ya da ayrılık kararı verildikten üç yüz gün içerisinde doğan çocuk üzerinden velayetin düzenlenmesi gerekli görülmektedir. Bu tür davalarda hâkim öncelikle velayeti düzenleme kararı almakta ve iştirak nafakası talebiyle açılan davanın, velayetin düzenlenmesini de kapsaması gerekmektedir.

Boşanma Kesinleştikten Sonra İştirak Nafakası

Boşanma aşamasında eşlerin anlaşmalı boşanma protokolünde belirtmediği iştirak ve yoksulluk nafakası daha sonradan da talep etme hakları saklı bulunmaktadır. Ancak bu hakları talep eden kişinin boşanma protokolünde bu haklarından feragat etmemiş olması şartı aranmaktadır. İştirak nafakası, çocuğun lehine bir nafaka olma özelliğine sahip olduğu için bu haktan feragat edilmiş olunsa dahi; gerekli görüldüğünde çocuğun masrafları için talep edilebilmektedir.

İştirak Nafakası Artırımı Nasıl Yapılır?

Mahkemece belirlenen iştirak nafakası kesin bir hüküm olmamaktadır. Günümüz koşullarının etkisi ile zaman içerisinde enflasyona bağlı gelişmeler eşliğinde yeterli olmayan nafaka miktarları için artırım davası açılabilmektedir. Ayrıca eşler anlaşmalı boşanma ile boşanmış olsalar, iştirak ya da yoksulluk nafakası konusunda anlaşmış olsalar dahi iştirak nafakası artırım davası açabilmektedirler.İştirak nafakası artırım davası için bir dava dilekçesi yazılarak dava açılabilmektedir. Dava dilekçesinde olması gerekenler kanunda belirtildiği gibi olmak durumundadır. Nafaka artırım davası, her iki eşin evlilik ya da boşanma sonrası olan her türlü ekonomik durumları ve koşullarına göre değişiklik göstermektedir. Her nafaka artırımı davası için değişkenlik gösterebilmesi nedeniyle dava dilekçesi yazılması gerekmektedir. İştirak nafakası artırım davası öncesi uzman bir avukat ile görüşmek süreci daha olumlu geçirmeye sebep olmaktadır. Dava dilekçesinde muhakkak yapılan iddiaları ispatlayacak olan dava dilekçesi de olmalıdır. Nafaka artırım davası, kısa sürede sonuçlanacak olan bir dava olmaktadır.

Hangi Şartlar Doğrultusunda İştirak Nafakası Artırım Davası Açılmaktadır?

  1. İştirak nafakası, çocuğun eğitim hayatındaki koşullara veya çocuğun büyümesine bağlı olarak ihtiyaçlarının değişkenlik göstermesi ile nafakanın yeterli olmaması durumunda,
  2. Nafakayı sağlayan kişinin nafakanın bağlandığı zaman dilimine göre ekonomik gelirinde iyileşmeler olması, mali durumunun artması durumunda,
  3. Nafaka alan kişinin nafakanın bağlandığı zaman dilimine göre yaşam standartlarında düşüş olması durumunda,
  4. Enflasyon sebepleri doğrultusunda verilen nafakanın yeterli gelmemesi durumlarında dava açılabilmektedir. 

İştirak Nafakası Artışı Nasıl Hesaplanır?

İştirak nafakası çocuğun korunmasını esas aldığı için çocuğun lehine gelişecek şartlar doğrultusunda hesaplanmaktadır. İştirak nafakası artırımı talep edilmesi durumunda, nafakayı ödemekle yükümlü olan kişinin Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan ÜFE ve TÜFE oranı esas alınarak artırılan tutarlar doğrultusunda nafaka ödemesi yapması gerekmektedir.Bu şartlar göz önünde bulundurulduğunda çocuğun ihtiyaçları, yiyecek ve giyecek giderleri, barınma giderleri, sağlık giderleri, eğitim giderleri, ulaşım giderleri doğrultusunda nafaka artışı hesaplanmaktadır. Ayrıca her iki eşin ekonomik ve sosyal durumlarına bakılarak ve hâkimin takdir yetkisini kullanması durumları da baz alınarak nafaka artışında bu sebeplere göre hesaplama yapılmaktadır. İştirak nafakası hesaplaması veya arttırma talebi yapılır iken çocuk veya çocukların maddi gereksinimleri ve nafakayı ödeyecek olan kişinin mali durumu göz önünde bulundurularak nafaka miktarının belirlenmesi yapılmakta ve yine bu doğrultuda da arttırma oranları hesaplanmaktadır.İştirak nafakası ve diğer hukuki konular ile ilgili olarak avukatlık hizmetlerimiz hakkında bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.